29 Kasım 2006

Zamanın bir aile üzerine izdüşümü

Budur olayımız. Yapmak lazım aslında.

14 Kasım 2006

Böyle böyle düşüyorsunuz işte ...

Bugün uzun süredir aradıklarımı bulma günü sanırım, buyrun bi tane daha:

Origami ile kutu yapmak

Ekşi Duyuru sayesinde senelerdir aradığım şu şeye ulaştım. Buyrun:



1 Kasım 2006

Magmun çikolata çıkarmış

Sonuç başarılı. Bitter ve karamelli olarak en azından.

12 Eylül 2006

Nolur

Janderzel hanımın dediği gibi:

Biz bunu ortaokulda yapardık.

29 Ağustos 2006

En sevdiğim kanal

Bugün kararımı verdim; en sevdiğim kanal AV'dir. Hastasıyım kendisinin.

18 Ağustos 2006

Teey tey

Kim nereden bulup da derlemiş nasıl etmiş bilemiyorum ama çok güzel bir blog yapmış birileri. Buyrun sizlere eski trt dizileri.

17 Ağustos 2006

Aslanım Ursula

Başarılı bir ablamız. Buyrun buradan yakın.

31 Temmuz 2006

Bağlantılı

Şu kavramlar birbirleriyle bağlantılıdır (bence evet):

- futbol merakı
- araba merakı
- puma ayakkabı
- degrade güneş gözlüğü

27 Temmuz 2006

Yapmak ve geçiştirmek

Yapmak ile geçiştirmek arasındaki en büyük fark, yapınca biten işin geçiştirince aslen bitmiş gibi gözükmesi ama bitmemesidir. Geçiştirmek zaman kazandırır ama evet. Ama ne evet?! Sonra göttüme girecekse bu pop kafalarla hareketten başka bir şey değildir. Sinirlendim gene.

11 Temmuz 2006

İsmet Berkan yine Bodrum'da

Evet sayın seyirciler,

Bir kere daha İsmet Berkan Bodrum'a gitmiş. Radikal'de yine Bodrum siksikleri başlamış. Türkbükü sakinleri evlerini terkediyorlarmış. Her sene yazmakla bişi mi değişiyor. Habercilik tatil diye gidip gittitğinde mi yazmaktır.

Ben niye bir köşe yazarının hayatını hiçtanımadan takip edebileyim ki, fikirleri değil miydi benim için önemli olan.

Neyse böyle işte ...

5 Temmuz 2006

Saygı Sorunsalı

Dün Funk Off adlı İtalyan abiler İstiklal'den çalarak şöölece geçtiler. Geçerken Atlas Sineması'nın oralarda bir yerde de durup çalmaya devam ettiler. Cadde tıkandı tabi bu arada. Tam bu arada oradan geçmeye çalışan bir polis arabası abiler çalarken "Bekleme yapma devam et" gibi megafondan bağırmaya başladı. Kralların yolunu kapattılar "müzikçi pezevenkler" tabii, yapmazsan ayıp. Ökküz evladı!

4 Temmuz 2006

Vat dı bilip neyi konuşuyoruz?

Herkes kendi gerçekliğini yaratır ama aynı çevre değişkenlerini kullanır. Farklı yoğurur, şekillendirir, isimlendirir, anlamlandırır öyle kullanır.

What the Bleep Do We Know 'dan anladığım budur.

27 Haziran 2006

Şu ana kadar yaptığım salaklıkların bir listesi

(Aklıma geldikçe de ekliim aslında unutmayıp, ne güzel olur)

- Güvenmek: Bunun her zaman 1 numara olması gibi bir durum var, hep dozunu kaçırıyorum.

- İyi niyet göstermek (güleryüzlülük de olur): Bunu suistimal eden, beni salak yerine koyan dallama da çok çıktı bu güne kadar. 4s kuralının bir ispatı olarak da alabiliriz bunu, kek tarifi olarak veya.

şimdilik bu kadar, gerisi gelir bir şekilde...

26 Haziran 2006

Pandora

Pandora bir internet radyosu. Kendi zevkinize göre kanal yaratıyorsunuz. Güzelce dinliyorsunuz. Gavurlar yapmış yine bişiler.

21 Haziran 2006

Roger Waters, Pink Floyd

Tamamını olmasa bile bir parçasından canlı olarak Pink Floyd dinledik. Shpongle, Infected Mushroom falan diyorum, gidemedim diye üzülüyorum ama olay o değil(miş); bir kez daha hatırladım bunu. Olay budur aslında.

Üzerine söylenebilecek çok şey olduğunu sanmıyorum ama sanırım şu an ortamda şöle bir durum oluştu: Roger Waters'a gitmiş olanlar ve gitmemiş olanlar :).

Stadyum konseri olmalıydı, gelebilme ihtimali olan herkes gelmeliydi diyorum sadece. Bi 5.000 kişi daha çok rahat gelirdi... neyse. Dün sanırım tarihe tanıklık ettik, gerçi her gün tarihten bir parça, dünkü aklımıza kazındı sadece.

"Bunun üstüne hangi konser olabilir ki?" diye sordu Tolga bittiğinde, yok bir fikrim açıkcası.

9 Haziran 2006

Burçlarla ilgilenenler

Kim onlar? Hangi burçların ilgisini çeker bu konu hangisi sallamaz? Böyle bir yığılma durumu var mı veya? Yani bu konudaki ilgiyi kendisiyle açıklayacak mıyız bu konunun?

Buyrun buradan yakın.

2 Haziran 2006

70ler dönemi türk popüler müzikleri

70ler 80ler'de türk sinemasının yanındaki tad olarak meydana çıkan bu müziklerin inceden psikopat bir durumu varmış, bunu gördüm geçen gün. "ah bir varmış bir yokmuş eski günlerde, güzel bir kız yaşarmış boğaziçinde" şeklinde sözleri olan (adını hatırlamıyorum) şarkı "çocuk babayı aldı eh heh" diye bitiyormuş. Bir İlhan İrem şarkısının başındaki repliklerde abimiz ablaya önce "seni seviyorum" diyor sonra senin asıl istediğin bu" diyerek şşrraak diye tokat atıyor. Nilüfer'in oh ya isimli bir şarkısı vardı, bu tarza benziyormuş aslen; garip geliyordu bana "oohh ooh çok eğleniyoruz sen de öl bit ah hah haa!" yaklaşımlı şarkılar ama gördüm ki eski imiş kökeni. Garip şeyer yapmışlar o dönemde.

Pembe filmler, bol acılı filmler ve bunların hepsi eğlenceli ama bir kısmı garip olan müzikleri. Psikopat bir tadları olsa da eğlenceliler, güzeller, antika değerleri var, severim ...

29 Mayıs 2006

Fairuz Derin Bulut 'a neler olmuş öyle

26 Mayıs 2006 cuma akşamı Peyote'de çıktı abiler. "Geçen sene Ankara'da izledikten sonra baya zaman oldu gidelim" gibi bir hata yaptım, gittik.

Peyote'nin orta katı cehennem gibiydi. Zaten basık olan mekana yalıtım yapmışlar ama havalandırma yapmamışlar. Ah be abi, sanki para kazanmıyorsunuz, ağzımıza sıçıldı sıcaktan ya. Klima arkada tonmaister'in orada idi dolayısıyla ya sahneye uzaksın ya da buğlama olacaksın gibi güzel durumlar mevcuttu. Neyse girdik buğlamalık kısmımda durduk. Abiler sahneye çıkınca baktık ki baterist eski baterist değil (bateride Murat Ertel vardı), basçı değişmiş, kenarda bi dj oluşmuş (kendisi başarılı bir kişi ama orada görmeyi beklemiyorduk), Sulukule eşrafından keman ve klarnet olmak üzere 2 abimiz de sahnede mevcuttu. Gecenin elimizde patlamış olan bombası Ayben'i de ilk başta ciddiye almamıştık, izlemeye geldi sanıyorduk kendisini.

Neyse sonuçta cuma gecesi sahnede gördüğümüz ekip "Fairuz Derin Bulut v2.0 feat. Ayben" idi. Açıkcası bunun önceden söylenmemiş olması beni üzdü zira benim dinlemeyi beklediğim şey bu değildi. Ayben'in varlığı gitmemem için gayet yeterli olabilirdi mesela (rap, hip-hop seven biri değilim). Gerçi ortadaki müzik yapısı itibariyle güzeldi ama albümdeki kadar orijinal yaratımlar içinde değillerdi abiler. Umarım ki yoldaki albümde de bu Galvanize tadını açıp saçıp devam ettirmenin yanında da bişiler yaparlar. Sahnedeki ekip için yaptıkları şey basitti, kolaya kaçıyorlardı. Güzel delirimler bekliyoruz kendilerinden.

1 Mayıs 2006

Metanın ne önemi var mühim olan insanlık

Değil mi değil mi? İnsan isek metaya değer vermemize gerek yok. Paranın pulun ne önemi var. Her şey tüketimlik değil mi? Eh tüketelim o halde skimde değil!

Aaa ama bir dakika lan tüketmek için aldığım şeye karşılık karşımdaki benden para istedi. Öf noolcek peki şimdi bak çok fena karıştı kafam. Neyse ben içiim de unutiim o halde bunu. Alkol dediğin ne ki damıtılmış bitki değil mi sonuçta. Aa götlere bak ya bunlar da aynısını yapıyorlar.

Elimdeki dededen kalma antikalar var. Ne önemi var ki sonuçta materyal satiim keyfime bakiim. Ama lan şimdi bunların manevi bir değeri yok mu? Öf be bu da olmadı di mi!

Neyse ben gidiim uyiim bari. Aaa yatak lazım. Of mına koyyim ben böle işin kardeşim. Her yerde meta, her yerde meta. Meta olmadan insan olunamıyormuş demek ki dicem şimdi kendimle çelişceğim, oof içiim ben ba... neyse!

Arkadaşa bak

Eve gelen bir dallama grinder'ımı yürütmüş sayın seyirciler. Göte bak diyorum. Böyle insanları evimde görmek istemiyorum.

dipnot: Hani bir ihtimal bu aramızdaki dallama benimdir, yere düşmüştür de görmüyorumdur. Hani olmaz ya :).

28 Nisan 2006

Hmmm

Biri öleceğiniz tarihi söylese ve önce söylediklerinden bunun doğru olma olasılığının yüksek olduğunu bilseniz naapardınız?

26 Nisan 2006

Dingo'nun Ahırı

Son zamanlarda evin halini buna benzetmekteyim. İçerdeki kaos dışarıyla yarışır kıvama gelecek, az kaldı.

24 Nisan 2006

Trafik, traffick, traffuck!

Ulen İstanbul bitirdin yine beni be. 2 saatimi trafik yedi yine be. Işınlayıcılar tüm güçle çalışsın rica edeceğim, bu ne ya.

17 Nisan 2006

Kıssadan hisse senedi

- Geçen gün farkettim ki öğretmeyi öğrenmek die bişi var. Böle bişi var evt. Matematik biliyor olmam anlatabiliyor olmamı gerektirmez mesela.

- Götüyle dinliyor olmak bir süre sonra siklenmiyor olmayı doğal karşılamayı gerektirmeli bence. (ahah pek bir Alpay Erdem oldu bunlar be)

- Toparlayamadım...

10 Nisan 2006

Ben sizin aynanızım

sen ne dersen o olur.

Fikir Ayrımcılığı

Irkıçılık!
Çok fena bir ayrımcılık di mi. Kadın erkek ayrımcılığı da öyle. İnsanları dinine göre ayırmak da terbiyesizlik. Hepsinin adı koyulmuş.

Olay fikir ayrımcılığına gelince ortalık bir anda karışıyor sanki aynı şeyden söz etmiyoruz gibi. Benim gibi düşünen benimle kalsın, beğenmeyen siktirsin gitsin gibi yaklaşımları saygısızlık olarak görüyorum ben.

Ben senin fikrini beğenmiyor, tercih etmiyor olmam seni küçük görmemi gerektirmemeli veya buna sabitfikirlilik deyip geçebiliriz de. Eh bakış açısı işte :). E o halde "Beğenmiyorsan siktir git!" (yersen).

Uyan evladım geldik.

Bilenler bilmeyenlere anlatsın

Sıkıldığım bir konu var ki bu da sürekli bir gülümseme ile dolaştığım için bir kısım medyanın beni kek sanmasıdır. Yanımda benden konuşup farkedilmemesini ummalarıdır. Umutlarını kırmayalım tabi gençlerin, onlara da yazık. Neyse, bu sabah nihayet ad koyabildiğim bu olaya gıcığım. Kendini zeki sanan gerizekalılar sürüsüne sevgiler.

31 Mart 2006

Eski alışkanlıklarda hayır var mıdır?

Var mıdır yahu cidden? Bıraksan bir türlü bırakmasan diğer türlü. Türlü türlü durumlarda türlü gibi karışıyor insan değil mi değil mi? Neyse göreceğiz bakalım var mıymış yok muymuş? Deneyip yanılmaktan yılmamak lazım sanırım ama "emin olma" müessesesini baltalıyor bir yandan da. Neyse aslolan düşünmenin bokunu çıkarmamaktı sanırım (eh heh).

30 Mart 2006

Pati

Telepeti, empati ve bir kısım diğer patiler. Konuşmadan anlaşma yolları. Dil'in kenarlarına toslamadan süzülüp gitmek ister bünye ama her bünye aynı işlemez tabi ki. Her bünye başka bişi ister. İsteklerin tokuşması istemsiz konuşmaları getirir. "Çok düşünmenin boka sarması"nın başka bir versiyonu bu sanırım. Olmasın böyle şeyler, nasıl mümkün olacaksa artık :).

27 Mart 2006

Pembe

Bir cam rengidir.

23 Mart 2006

Bu dünyada iki türlü insan var

Blog'u olanlar ve blog'u olmayanlar.

Ne?

22 Mart 2006

Tutma, tutulma!

Kendini iyi anlatan öz bir söz. Yazdıkça batıyorum veya o da olur.

21 Mart 2006

Vapurdanaşşaa

Sigarayı içip izmaritini,
yiyecek-içecek tüketip çöpünü
denize atanların

TAA AMINA KOYYİİİMMM!

saygılar...

16 Mart 2006

Yankee go home!

Take me with you.

Dolapta kalan malzemelerle bunu yaptım.

14 Mart 2006

Gelgit

Olaylar oluyor, mecburen bir tepki veriyorsun; tepkisiz kalmak bile bir tepki nasılsa.
Tepki dediğimiz şey kararsızlık anlarında anlık veriliyor ama böyle bir sorunu var. Fastfood tepkiler pek sağlıklı olmuyor ama, ama geçiştiriyor zamanı, posa olarak elimizde tutarsızlık kalıyor.
Kararsızlık bir an değil de bir dönem, bir durum ise olayların boyutu bir anda değişiyor; farklı uzaylar söz konusu oluyor.
Kararlı duruma gelene kadar yapılması gereken nedir peki?

2 Mart 2006

Boğaz hattı

Bunu kullanmak konusunda bugün 2. adımımı atıyorum. Çok bişi yapmıyorum B.taş yerine Ortaköy'de ineceğim. Ama boğazda vapur sefası çok güzel oluyor, Beykoz ve Çengelköy'deki arkadaşları mazeret belirleyip kullanmaya da devam edeceğim sanırım.

24 Şubat 2006

Son dakika gölüyle şampiyon olacağım

Şam piyonuna döneceğim. Şamdak ayısı olmak istiyordum ben aslında ama işte hayat ne götürür kimse bilemiyor değil mi?

Şu haftanın 5. günündeyiz ve ben bunların 3ünde (bugünü de sayıyoruz tabii ki, en şık haraket bugünkü idi) süpper son dakika golleriyle alabora oldum. Ne mutlu bana ki adım Mehmet değil (ah hah).

Sonra niye agresifim ben, niye geçmiyor, niye insanları siktiretmeye başladım, sırayla hergün birinden itinayla nefret edip siliyorum diye düşünüyorum. Niye düşünüyorum ki zaten ben de anlamıyorum, eşşeklik bende, insanlık sizde kalabilir böylece yükünüzü ben taşırım.

Her gün ayrı bir şenlik havasında geçiyor, kimse kimseyi dinlemiyor ve hatta dinlememek ne kelime siklemiyor.

Bağlarım yavaaşça koparken ben şimdiden kendimi kopmuş da gitmiş hissediyorum zaten. Kalan sağlar sizindir, sollar hükümsüz.

Tümdengelirim

koşarak hem de.

Ne olduğundan bağımsız olarak aslolan işin teknik kısmıdır gözümde. Bahsettiğim masif üretimi/tüketimi olan şeyler tabii ki. Her örnekle bilgileri depolayıp yeterli örnek sayısına ulaşıldığına kanaat getirildiğinde genel formülü oluşturuyorsun. Şu aralar kafamda yemek mevzuu olduğu için "sulu yemek yapma olayı"nı örnek verebilirim bu konuya. Herkesin yaptığı farklı şeyler var ama bir ortak payda var. Bu ortak paydayı uygulayınca yemek oluşuyor ama ayrıntılar için herkes farklı şeyler yapıyor.

Neyse yukarıda da görüldüğü gibi bu da bir geneleme, oyulmamış ham çerçeve.

21 Şubat 2006

Paradoksan

Böyle otur otur nereye kadar diyorum. Aktivite lazım, aksiyon lazım. Konuşup konuşup duruyoruz, harekete geçmek lazım. Ekrana harf çıkarmaktan daha fazlası lazım.

Şimdiden lazımlık gibi oldu burası.

Ne? Paradoks mu? O ne?

17 Şubat 2006

Delirim

Delirimin resmi, south park formunda:

14 Şubat 2006

İlkler dönemi

Böyle bir döneme giriş yaptım, pek mutluyum. Mesela az önce ilk bezelye yemeğimi yaptım. İsimlendirmek isteyince bir kulp bulunuyor yani (ehheh).

Yerleşim

Gerçekleşti. Yerini bulacak eşyaları saymazsak (ki saymayalım zaten, ne olduklarını bilmiyoruz) yerleştim. Dağınıklığım yeniden doğal şekilde oluşmak üzere düzenlendi. "Hadi" bakıyorum...

13 Şubat 2006

Giden gidiyor kalan sağlar biziz

Birkaç kişiyi haftaya Tayland'a yolcu ediyoruz. Bilgisayar üzerinden yapılan işlerin nerede yapıldığının önemi olmaması gibi bir olay üzerinden dönüyor işin tüm mantığı. Standalone yaşam formu olmanın güzelliği burada yatıyor olsa gerek, benim götüm yemiyor mesela böyle bişi yapmaya. Ama diğer yandan kulağa hoş geliyor, gaza gelinesi, denenesi duruyor ama bilmediğine temkinli yaklaşmak istiyor bünye.

10 Şubat 2006

Diskonneksiyon

Disconnected: Ping timeout

Bu yazıyı görmeyeli yıllar oldu. IRC'de birisi kopan hat yüzünden serverdan düştüğünde yazardı bu. Durumum buna benzer bir hal almakta, pinglerime cevap alamıyorsam direk kopuyorum (kafadan). İyi mi desem kötü mü emin değilim ama bu konuda hissizleştim, kopmalara daha az tepki vermeye başladım. Uzaya çıktım dünyayı beğenmez oldum.

8 Şubat 2006

Gidiş geliş

Bugünden itibaren işe gitmek için normal bir yol bulmuş durumdayım. Btaş-Eminönü arasını vapurla giderek sabah trafiğine de bulaşmadığım için ayrıca mutluyum. Şunu farkettim ki ben deniz yolunu kullanmaktan büyük zevk alıyorum ve hayatımı da kolaylaştırıyor.

İşe gidiş geliş döngümü oluşturduğuma göre bunu yerleşmiş olmanın bir adımı olarak görüyorum. Teoride iyi planlanmış bir sistemin işlememesi için majör sebep insan fucktörü imiş demek ki bunu bir kez yüzüme çarpayım.

Bu sabah uykumu aldığım için pek şenim ayrıca, kar da yağmıyor, rüzgar da az ...

6 Şubat 2006

Haggard v2.0

O kadar zaman bekledim ve Haggard müthişdi. Çok güzeldi. Ayrıca balkondan tam istediğim yerden izleyerek de istediğim performansı aldım pek mutluyum.
Abiler "ama şunu söylemeden gittiler" dedirtmediler. Severek dinlediğim herşeyi çaldılar, yanaklarından öpüyorum. Sürpriz mahiyetinde İstiklal Marşı'nı çaldılar, ilginçti. Bir kez daha geleceklerini ve yakın gelecekte olacağını beyan ettiler, gerçi artık gelmeseler de sorun değil ama gelsinler giderim tabi yine.

Ayrıca Türkiye yıllar sonra metal gruplarının akınına uğruyor. Metal ruhuna kalp masajı yapıyorlar.

5 Şubat 2006

Haggard Konseri

Bazen kendimi dumura uğrattığım oluyor, nitekim az önce yaptım böyle bir şey. Bu akşamki Haggard konserini, abileri çok senedir beklediğim halde ve biletim olduğu halde unuttum. Bugün iptal edilen bir programın olması bunu tetikledi gibi kendimi kandırmaya çalışıyorum. Yani konser kaçmadı, gidiyorum ama unuttum. İyi ki varsın sözlük demek istiyorum, başlığına bişiler giren gaz insanlar olmasa yarın hatırlayıp ağlayacaktım muhtemelen. Neyse bana iyi eğlenceler.

3 Şubat 2006

Kızmak ve cezalandırmak

birer askeri sistem alışkanlılarıdır. İşin kötüsü basit ve fakat işleyen bir sistem olduğu için kullanılagelmiştir ve aynen devam etmektedir. Sonra insanlarımızın niye birbirlerine saygısı olmadığını düşünürüz.

Saygıyı tek yönlü bir olguymuş gibi algıladığımızı sanıyorum ve şunun da bir etkisi olduğu inancındayım:

"Türküm, doğruyum, çalışkanım, yasam: Küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak..."

Ben ortadaki insan olarak küçüklerimi koruyayım ama saymayayım, büyüklerim de beni korusunlar ama saymasınlar, benim küçüğüm ben ona saygı duymadığım halde bana saygı duysun büyüğüm çünkü (ve gider böyle). E ama ben küçüğüm ulan sen bana saygı duymayı öğretmezsen ileride ben sadece büyüklerime saygı duyacağım ama götüm kalkıp kendimi büyük görürsem ne olacak? Zaten hepimiz sultanların çocuklarıyız burnumuz bir karış havada. Herkes kendi krallığını ilan etmekle meşgul.

"İnsan faktörü" negatif bir kavrammış demek ki.

30 Ocak 2006

Kof

Koflaşmışım, içim boşalmış. Kurumuşum, büzülmüşüm, üzerime su dökülmüş de şişmişim. Eh durum buyken rahatsız oldum tabi. Rahatsızlık bana önceden cevabını alamadığım soruları getirdi. Bu durumla çok alakasız ama şöyle bir soru yankılandı kafamda:

"Siz onu bırakın da kaç kişiye dokunabiliyorsunuz onu söyleyin bana?!"

"Kafa olmak" dediğimiz mertebeye erişmek için materyal katkısı gerekmiyor. Ama bünyeyi zorlamakta bu durumda da. Sanki ben bunu daha önce yazmıştım, hmmm...

26 Ocak 2006

Kartopu

Herkes kartopunu oynayıp bitirdi mi, kardanadamlarını yapıp havuçları burunlarına soktu mu bilemiyorum ama sanırım durum budur. Kimse gönüllü değil çıkıp iki yuvarlanalım diyorum ama kime diyorum bilemiyorum. Neyse sanırım bu akşam kardanabiyle birlikte karşılıklı içeceğiz, bana öyle geliyor.

25 Ocak 2006

Orkan nedir, nasıl bişidir?

Diye merak etmekteydim. Şöyle bilgilere ulaştım. Senelerdir kendimi fırtına sanıyordum, bir kasırgaymışım ben. Kimlik sorunumu da böylece çözmem yanında Türkçe'de kullanıldığını görmek de mutlu etti beni. "Der Orkan"dan gelmekte ve atalarımın aslen Türklerden gelen Almanlar olduğunu düşünmekteydim. Pek mutluyum artık, hayatımda gereken yeni beyaz sayfanın gazını buradan alabilirim sanırım eheh.

24 Ocak 2006

Nihayet

taşındım. Mutfak yerleşti, salon baya bir yerleşti, odamda ise durum giyecekleri yerleştirmediğim için düzelemedi henüz. Bugün bu işle uğraşayım o halde.

Ev istediğimizden sıcak, güzel bu ama doğalgaz parası gelince aynı fikre sahip olmayabiliriz.

Üst kata da 2 kardeş kiracı geldiler, geçen gece ayaküstü tanıştık şöyle bir diyalog gelişti:
- Ben Aytekin.
- Ben Orkan.
- Pardon anlamadım?
- Orkan ben.
- A sen de sözlüktensin, ben de öyleyim, görüşürüz o halde nasılsa.

E güzel de nasıl? 1 adet mi Orkan mevcut ulen? Ben 5-6 Orkan tanımaktayım ki birisi sözlükten bu insanların. Nasıl diyorum nasıııl?! Neyse, bu da böyle bir anımdır.

Çok güzel bir zamanlamayla taşınmışım bunu görüyorum, karda karşıdan gelmesi gayet kasacaktı. "Level 1 completed" diyorum kendime, Level 2'ye hoşgeldim.

16 Ocak 2006

Oda(m?)

Bayram tatilinin son günlerinde odamı koliledim; dolabımı, kitaplığı, masamı söktüm. Duvardakileri de indirdim. Odaya bakınca eşyalar benim olmasına rağmen oda benim değil, garip geliyor insana senelerdir içinde bulunduğum odayı bakıp da tanıyamamak. Gerçi şimdi yine iyi hali. Taşındıktan sonra eve geldiğimde odada bir bilgisayar ve bir dolap olacak. Kalmak istersem çekyatta kalacağım, çok garip olacak.

13 Ocak 2006

Topak toparlak

Genelde kafam dağınık olduğunda, sinir olduğumda odamı toplarım. Kesmezse evi toplarım. Şu günlerde sadece "bırak dağınık kalsın" diyorum. Fakat bu durum odamın dağınık olarak yerinde durmasına, kolilere girmemesine neden oluyor. Öyle veya böyle toparlanacağım nasıl olsa, olay o değil zaten.

Ayrıca yazarken okuyunca silmek istiyorum.

2 Ocak 2006

Tutulma

Güneş tutulması ve ay tutulması bir yana, güzel bir başka tutulma da ev tutulması imiş. Bugün allah için kendime ev tuttum. Pek mutluyum.

Kişisel Yemek Tarifleri

Şimdii meyve, sebze, bitkiler, etler, baharat vs. kısaca yenilebilir doğal ürünlerin illa ki bünyeye faydalı olduğu bir yer var. Ama her bünyenin bunlardan bazılarına ihtiyacı var. O halde bünyemize ne gerekiyorsa bir liste yapalım. Bunları birbirinin etkisi bozmayacak şekilde birleştirelim. Bir veya bir kısım yiyecek materyel üretelim. Bunların düzenli tüketimini sağlarsak ilaç kullanımı olmadan sorunsuz yaşayabiliriz. Tabi bahsettiğim ilaç kullanımı nezle olduğumuzda kullandıklarımız değil de daha çok düzenli kullanımı gerektiren durumlarda.

Bu nereden geldi aklıma? Şuradan: ailede genetik şeker var, kolesterol da var sanırım. Eğlence eğlence...