24 Şubat 2006

Son dakika gölüyle şampiyon olacağım

Şam piyonuna döneceğim. Şamdak ayısı olmak istiyordum ben aslında ama işte hayat ne götürür kimse bilemiyor değil mi?

Şu haftanın 5. günündeyiz ve ben bunların 3ünde (bugünü de sayıyoruz tabii ki, en şık haraket bugünkü idi) süpper son dakika golleriyle alabora oldum. Ne mutlu bana ki adım Mehmet değil (ah hah).

Sonra niye agresifim ben, niye geçmiyor, niye insanları siktiretmeye başladım, sırayla hergün birinden itinayla nefret edip siliyorum diye düşünüyorum. Niye düşünüyorum ki zaten ben de anlamıyorum, eşşeklik bende, insanlık sizde kalabilir böylece yükünüzü ben taşırım.

Her gün ayrı bir şenlik havasında geçiyor, kimse kimseyi dinlemiyor ve hatta dinlememek ne kelime siklemiyor.

Bağlarım yavaaşça koparken ben şimdiden kendimi kopmuş da gitmiş hissediyorum zaten. Kalan sağlar sizindir, sollar hükümsüz.

Tümdengelirim

koşarak hem de.

Ne olduğundan bağımsız olarak aslolan işin teknik kısmıdır gözümde. Bahsettiğim masif üretimi/tüketimi olan şeyler tabii ki. Her örnekle bilgileri depolayıp yeterli örnek sayısına ulaşıldığına kanaat getirildiğinde genel formülü oluşturuyorsun. Şu aralar kafamda yemek mevzuu olduğu için "sulu yemek yapma olayı"nı örnek verebilirim bu konuya. Herkesin yaptığı farklı şeyler var ama bir ortak payda var. Bu ortak paydayı uygulayınca yemek oluşuyor ama ayrıntılar için herkes farklı şeyler yapıyor.

Neyse yukarıda da görüldüğü gibi bu da bir geneleme, oyulmamış ham çerçeve.

21 Şubat 2006

Paradoksan

Böyle otur otur nereye kadar diyorum. Aktivite lazım, aksiyon lazım. Konuşup konuşup duruyoruz, harekete geçmek lazım. Ekrana harf çıkarmaktan daha fazlası lazım.

Şimdiden lazımlık gibi oldu burası.

Ne? Paradoks mu? O ne?

17 Şubat 2006

Delirim

Delirimin resmi, south park formunda:

14 Şubat 2006

İlkler dönemi

Böyle bir döneme giriş yaptım, pek mutluyum. Mesela az önce ilk bezelye yemeğimi yaptım. İsimlendirmek isteyince bir kulp bulunuyor yani (ehheh).

Yerleşim

Gerçekleşti. Yerini bulacak eşyaları saymazsak (ki saymayalım zaten, ne olduklarını bilmiyoruz) yerleştim. Dağınıklığım yeniden doğal şekilde oluşmak üzere düzenlendi. "Hadi" bakıyorum...

13 Şubat 2006

Giden gidiyor kalan sağlar biziz

Birkaç kişiyi haftaya Tayland'a yolcu ediyoruz. Bilgisayar üzerinden yapılan işlerin nerede yapıldığının önemi olmaması gibi bir olay üzerinden dönüyor işin tüm mantığı. Standalone yaşam formu olmanın güzelliği burada yatıyor olsa gerek, benim götüm yemiyor mesela böyle bişi yapmaya. Ama diğer yandan kulağa hoş geliyor, gaza gelinesi, denenesi duruyor ama bilmediğine temkinli yaklaşmak istiyor bünye.

10 Şubat 2006

Diskonneksiyon

Disconnected: Ping timeout

Bu yazıyı görmeyeli yıllar oldu. IRC'de birisi kopan hat yüzünden serverdan düştüğünde yazardı bu. Durumum buna benzer bir hal almakta, pinglerime cevap alamıyorsam direk kopuyorum (kafadan). İyi mi desem kötü mü emin değilim ama bu konuda hissizleştim, kopmalara daha az tepki vermeye başladım. Uzaya çıktım dünyayı beğenmez oldum.

8 Şubat 2006

Gidiş geliş

Bugünden itibaren işe gitmek için normal bir yol bulmuş durumdayım. Btaş-Eminönü arasını vapurla giderek sabah trafiğine de bulaşmadığım için ayrıca mutluyum. Şunu farkettim ki ben deniz yolunu kullanmaktan büyük zevk alıyorum ve hayatımı da kolaylaştırıyor.

İşe gidiş geliş döngümü oluşturduğuma göre bunu yerleşmiş olmanın bir adımı olarak görüyorum. Teoride iyi planlanmış bir sistemin işlememesi için majör sebep insan fucktörü imiş demek ki bunu bir kez yüzüme çarpayım.

Bu sabah uykumu aldığım için pek şenim ayrıca, kar da yağmıyor, rüzgar da az ...

6 Şubat 2006

Haggard v2.0

O kadar zaman bekledim ve Haggard müthişdi. Çok güzeldi. Ayrıca balkondan tam istediğim yerden izleyerek de istediğim performansı aldım pek mutluyum.
Abiler "ama şunu söylemeden gittiler" dedirtmediler. Severek dinlediğim herşeyi çaldılar, yanaklarından öpüyorum. Sürpriz mahiyetinde İstiklal Marşı'nı çaldılar, ilginçti. Bir kez daha geleceklerini ve yakın gelecekte olacağını beyan ettiler, gerçi artık gelmeseler de sorun değil ama gelsinler giderim tabi yine.

Ayrıca Türkiye yıllar sonra metal gruplarının akınına uğruyor. Metal ruhuna kalp masajı yapıyorlar.

5 Şubat 2006

Haggard Konseri

Bazen kendimi dumura uğrattığım oluyor, nitekim az önce yaptım böyle bir şey. Bu akşamki Haggard konserini, abileri çok senedir beklediğim halde ve biletim olduğu halde unuttum. Bugün iptal edilen bir programın olması bunu tetikledi gibi kendimi kandırmaya çalışıyorum. Yani konser kaçmadı, gidiyorum ama unuttum. İyi ki varsın sözlük demek istiyorum, başlığına bişiler giren gaz insanlar olmasa yarın hatırlayıp ağlayacaktım muhtemelen. Neyse bana iyi eğlenceler.

3 Şubat 2006

Kızmak ve cezalandırmak

birer askeri sistem alışkanlılarıdır. İşin kötüsü basit ve fakat işleyen bir sistem olduğu için kullanılagelmiştir ve aynen devam etmektedir. Sonra insanlarımızın niye birbirlerine saygısı olmadığını düşünürüz.

Saygıyı tek yönlü bir olguymuş gibi algıladığımızı sanıyorum ve şunun da bir etkisi olduğu inancındayım:

"Türküm, doğruyum, çalışkanım, yasam: Küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak..."

Ben ortadaki insan olarak küçüklerimi koruyayım ama saymayayım, büyüklerim de beni korusunlar ama saymasınlar, benim küçüğüm ben ona saygı duymadığım halde bana saygı duysun büyüğüm çünkü (ve gider böyle). E ama ben küçüğüm ulan sen bana saygı duymayı öğretmezsen ileride ben sadece büyüklerime saygı duyacağım ama götüm kalkıp kendimi büyük görürsem ne olacak? Zaten hepimiz sultanların çocuklarıyız burnumuz bir karış havada. Herkes kendi krallığını ilan etmekle meşgul.

"İnsan faktörü" negatif bir kavrammış demek ki.